Ottoman Phase

The excavated area in HTP01 is approximately 1475 m2 (Fifty-nine 5 x 5 m trenches have been opened so far). The uppermost cover of the complete mound, and thus HTP01, is a thin layer of dusty, dark brown soil which includes lots of irregular small-sized grey stones, some ceramics, mostly Ottoman green glazed, some tiles, rarely coins and vegetation. Immediately under this soil (15-20 cm) upper parts of wall foundations appear. These wall foundations (56-99 cm wide) belong to the Ottoman village settlement. The foundations are made of one to two layers of the grey stones that frequently appear in the top soil. At few places, where a more vigorous leveling was necessary, the foundations were built as tall as about 1m or 4 rows.

A similar soil, possibly formed by similar processes post-abandonment continues until the floor level of the spaces defined by the foundations. The floors are beaten earth. Material in situ is rare, a few broken yet in-situ pots were recovered. Along the foundations, especially at the corners and in the center of the room when the room is large, are spolia re-used as bases for wooden posts supporting most probably roofs rather than a second floor. It is difficult to discern the plan of individual units however, the presence of 4 large buildings may be suggested (Units 1-4). Two units are in the south (Units 1-2) while the other two are in the north of the excavated area (Unit 3-4). Entrance into rooms are recognized in some of the units.

The archaeological contexts suggest that the Ottoman village was abandoned in the 18th century (there is no reference to buildings on the hill in 19th century travellers either). The buildings were cleared off the daily objects and personal belongings and even possibly the wood used in constructions. The superstructure of the houses must have been adobe, with wooden posts holding possibly adobe and straw roofs. These must have severely disintegrated leaving almost no trace behind.

The earliest tahrir defter (taxation surveys) from the area dates to 1455.[1] On this document, the province named Komanat has 12 villages. In these 12 villages, there were 261 muslim and 91 non-muslim households and 44 unmarried male. The Komanat village itself was the administrative center of this district and there were 38 muslim, 44 non-muslim households and 22 unmarried male. According to these numbers, the population in the Komanat village was around 391 people and in the nahiye of Komanat in total 1628. We are unsure if Komana continued to have this kind of a central position 300 years later however, we may suggest that at some point the hill, Hamamtepe, was once more occupied between the abandonment after 14th century and the 19th century. 18th century-19th century court records indicate that Komanat was still a district of Tokat at such a late date.

Osmanlı Evresi

HTP01 olarak adlandırılan alanda yaklaşık olarak 1475m2 alanda kazı çalışmaları yürütülmüştür (bugüne kadar 5x5 ölçülerinde toplam elli beş açma açılmıştır). Höyüğün en üst tabakası; içerisinde düzensiz kenarlı küçük gri taşlar, özellikle Osmanlı Dönemi'ne tarihlenen yeşil sırlı seramik parçaları, çiniler, nadiren rastlanan sikkelerin yer aldığı ince, koyu kahverengi bir toprak tabakası ve de bitki örtüsü ile kaplıdır. Bu katmanın hemen altında (15-20 cm.) taş duvar temellerinin üst kısımları belirmeye başlamaktadır. Söz konusu temeller, 56-99 cm. aralığında genişliklere sahip bir Osmanlı köy yerleşimine aittir. Bu duvar temelleri bir ya da iki sıra düzeninde olup; höyüğün yüzeyinde sıklıkla karşılaşılan gri taşlardan meydana gelmektedir. Sağlam bir düzeylemenin gerekli olduğu birkaç kısımda taş duvar temellerinin dört sıra yüksekliğe kadar çıkabildiği görülmektedir.

Yerleşimin terk edilmesinden sonra muhtemelen benzer süreçlerle oluşmuş bir toprak tabakası, taş duvar temellerinin tanımladığı mekânların taban seviyesine kadar devam etmektedir. Öte yandan, oda tabanlarının sıkıştırılmış topraktan yapıldığı anlaşılmaktadır. In situ malzeme oldukça nadir olup, sadece birkaç kırık in situ seramik ile sınırlıdır. Duvar temelleri boyunca, özellikle köşelerde ve büyük odaların ortasında tekrar kullanılan devşirme taşların olası bir ikinci kattan ziyade, büyük bir ihtimalle çatıyı taşıyan ahşap sütunların kaidesi olarak kullanılmış olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar her bir yapının işlevini ortaya koymak zor olsa da dört büyük yapının varlığından söz edebilmek (1-4 No lu üniteler) mümkün olabilmektedir. Söz konusu yapıların iki tanesi (1 ve 2 numaralı yapılar) kazılan alanın güneyinde ve diğer ikisi de (3 ve 4 numaralı yapılar) kuzeyinde yer almaktadır. Bazı ünitelerin de giriş kısımları yapılan çalışmalar sonucunda açığa çıkarılmıştır.

Arkeolojik kontekstler, Osmanlı köyünün 18. yy 'da terk edildiğini ortaya koymakta olup; 19. yy. seyyahlarına ait hiçbir yapısal verinin olmaması da bu görüşü destekler niteliktedir. Ortaya çıkartılan yapılardaki kontekstlerde günlük kullanım objelerine ve kişisel eşyalara rastlanmamış ve hatta mimari yapı elemanı olarak da ahşabın kullanılmış olma olasılığı yüksek görünmektedir. Olasılıkla yapıların taş temel üzerine kerpiç olarak inşa edilmiş duvarlar, hasır/saman ve kerpiçten yapılmış olan çatıyı tutan ahşap sütunlardan oluşmakta olduğu düşünülmektedir. Söz konusu yapı bileşenlerinden neredeyse hiçbir iz kalmamış olması, bu malzemelerin ciddi şekilde tahrip olmuş olabileceği fikrini doğurmuştur.


copyright 2023 karp